14 Nisan 2010 Çarşamba

Geronimo Was Here ! Live in Rock in Istanbul

" Geronimo Was Here "
Live in ROCK in ISTANBUL
Since 1992

Ian Gillan - 30 Ocak 1992 - Spor ve Sergi Sarayı
Bryan Adams - 28 Temmuz 1992 İstanbul - İnönü Stadyumu
Guns n’ Roses - 26 Mayıs 1993 İstanbul - İnönü Stadyumu
Brian May Band - 26 Mayıs 1993 - İstanbul - İnönü Stadyumu
Metallica - 25 haziran 1993 - İstanbul - İnönü Stadyumu
The Cult - 25 Haziran 1993 - İstanbul -İnönü Stadyumu
Michael Jackson -23 Eylül 1993 - İstanbul -İnönü Stadyumu
Die Toten Hosen - 17 Haziran 1994 - Harbiye Açıkhava Tiyatrosu
Rumble Militia , Athena ve Objektif - 31 Mart 1995
John Mayall & The Bluesbreakers - 25 Mayıs 1995 -Harbiye Açık Hava Tiyatrosu
Fısh ( Marillion)-30 Mayıs 1995 - Harbiye Açık Hava Tiyatrosu
Simple Minds - 18 temmuz 1995 - İstanbul - İnonu Stadyumu
Ben Harper -1995 - İstanbul Açık Hava Tiyatrosu
Desmond Dekker - ... - CRR Konser Salonu
Status Quo - 25 Ekim 1996 - İstanbul - Dünya Ticaret Merkezi
Altgruplar : Erkin Koray , Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi
Pearl Jam - 19 kasım 1996 - İstanbul - Dünya Ticaret Merkezi
The Rolling Stones - 19 Eylül 1998 - İstanbul - Ali Sami Yen Stadyumu
Joe Cocker - ... - İstanbul - Harbiye Açık Hava Tiyatrosu
Metallica - 13 haziran 1999 - İstanbul - İnonu Stadyumu
Embryo - 18 Nisan 2000 - İstanbul – Babylon
Uli Trepte ( Guru Guru) - .... - İstanbul - Mojo
Jethro Tull - 13 Mayıs 2000 - Harbiye Açık Hava Tiyatrosu
Alanis Morissette - 22 temmuz 2000- İstanbul - Maslak Park Orman
Sting - 17 Temmuz 2001 - Harbiye Açık Hava Tiyatrosu
Brooklyn Funk Essential -07 temmuz 2001 - Harbiye Açık Hava Tiyatrosu
Ronnie James Dio - 29 haziran 2003 - Maslak Venue
Kreator - 29 haziran 2003 - Maslak Venue
Glenn Hughes & Joe Lynn Turner Project - 29 Şubat 2004 - Maslak Venue
Jethro Tull - 30 Mayıs 2004 İstanbul - Açık Hava Tiyatrosu
Queensryche - 19 haziran 2004 - İstanbul - Kilyos
Blackmore's Night - 11 temmuz 2004 - İstanbul - Yedikule Zindanları
Sebastian Bach (Skid Row) - 7 aralık 2004 - İstanbul - Yeni Melek
Deep Purple - 23 Temmuz 2005 - İstanbul - Maslak Park Orman
Soulfly - 25 şubat 2006 - İstanbul - Yeni Melek
Whitesnake - 28 Temmuz 2006 - İstanbul - Maslak Park Orman
Roger Waters - 20 Haziran 2006 - İstanbul - Kuruçeşme Arena
Guns n’ Roses - 12 temmuz 2006 - İstanbul - Kuruçeşme Arena
Alanis Morissette - 5 temmuz 2008 - İstanbul - Park Orman
Def Leppard - 6 Temmuz 2008 - İstanbul - Park Orman
Whitesnake - 6 Temmuz 2008 - İstanbul - Park Orman
Stereophonics 05 Temmuz 2008 - İstanbul - Park Orman
Cem Köksal & Joe Lynn Turner - 19 Nisan 2008 – İstanbul Yeni Melek
Jethro Tull - 06 Haziran 2008 - İstanbul Maslak
Mark Knopfler - 13 Haziran 2008 - İstanbul - Kuruçeşme Arena
Judas Priest - 13 Temmuz 2008 - İstanbul - Kuruçeşme Arena
Metallica - 27 temmuz 2008 - Ali Sami Yen Stadyumu
R.E.M - 4 ekim 2008 - İstanbul - Kuruçeşme Arena
Carlos Santana - 6 temmuz 2009 - İstanbul - Kuruçeşme Arena
Wasp - 11 kasım 2009 - İstanbul - Maçka Küçük Çiftlik Parkı
...

6 Nisan 2010 Salı

Kitap ve kitaplar üzerine aylakça ...

Aylak Adam ‘ın KİTAP üzerine aylakça düşünceleri

Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler
Yavaş , yavaş ölürler okumayanlar ,
Müzik dinlemeyenler ,
...
Pablo Neruda


Bir arkadaşımla konuşuyorduk geçen gün , dedi ki : 6 Yaşındaydım , babama birşeyler soruyordum , önüme Samed Behrengi’nin “Küçük Kara Balık” ını attı ve o günden sonra benim için herşey değişti ... ( Derede ki küçücük bir balığın denize ulaşma azmini ve macerasını anlatır ...)

Benim içinde , içinde Küçük Kara Balık’ın olduğu hikayenin farkı yoktur . Jules Verne ile tanıştığım güne minnet duyarım , denizin altında, balonda , aya seyahatte hayalgücümüzün , düşlerimizin çehresini genişlettiği için ... ( Sevgili ablalarıma minnet duygularımı iletmeliyim burada , hediyeleri kitap olduğu için )

Evet kitap okumak işte o kadar basit ve okadar derin izler ve derinlikler kazandırır bir insanın hayatına , küçücük bir çocuğun narin beynine verdiği mesaj gibi ... Çok basit bir tariftir aslında kitap , kitap size bir hayat sunar , siz onu nasıl isterseniz ona göre şekillendirebilirsiniz , kitap verir , sonrasına karışmaz ...

Şu bir gerçek ki düzenli kitap okumak , bir kitap kurdu olmak , olabilmek hiçte kolay değildir , bu konuda alışkanlığı olmayanlar için , bu yüzden , önce kitapların gerçeğini her birey kendince özümsemelidir , onlara olan ihtiyaçlarını ve gerekliliklerini kendine özel gerçeklerle kendi kendine yüksek sesle ifade etmelidir , bu süreçleri geçmeye başladıkça , usul usul okuma ve seçme çalışmalarına geçiş yapabilir , sonrasında da türlere ve tercihlere kayar , en sonunda uzmanlaşma yolu ve sonsuza uzanan bir köprüde elinde ve beyninde kitaplarla yürür insan ( diye düşünüyorum ) . Bu yol bence çok zor ve uzun bir yoldur ... Ben şahsen henüz yarı yolda bile göremiyorum kendimi . Zaten bu yüzden aşağıda da paylaşacağım yöntemi ve uygulamayı hayatıma geçirmeyi deniyorum ve çabalıyorum . Bunu yaparkende bu düşünce ve davranışlarımı siz dostlarımlada paylaşmak eğer olur da bir tek dostumda bile benzer bir davranış gelişmesine öncülük edersem mutlu olurum ...

Ne yapıyorum ?

Ben geçen yıl kendi kendi kendime bir kampanya düzenledim ( Face Book ve blogumda ki arkadaş grubumla paylaşımım dışında bundan kimsenin pek haberi yok tabii ) . Olayım şuydu ; O yıl içerisinde her ay için en az bir kitap okumak ( yani yılda en az 12 kitap ) . Sonuçta son ikiyılda ortalamayı geçmeyi başarmışım , gerçi çoğu ince kitaplardı ya neyse önemli olan sayıyı tuturmak ve psikolojik olarak hedefe ulaşmak , kitap okuma alışkanlığını canlı tutmaktı ...

Bu sayfalarda bu listeyi paylaşıyorum sürekli olarak .

Bu okuduklarım olmazsa olmazlar değiller tabi genelde , Bu yazıda kimilerini ( benim olmazsa olmazlarım , favorilerimi ) aşağıda paylaşmaya çalışacağım ...

İyi okumalar ve bol bol okunan günler dileklerimle ...

Aylak Adam
Nisan 2010

AYLAK ADAM KİTAP TÜRLERİ VE TERCİHLERİ

Tarz :
Genel olarak belirgin bir tarzım yoktur , hertürden okuyabilirim , bilimkurgu ve polisiye kitap pek okumam , “çok satanlar” serilerine ilgi duymam, bilakis itici gelirler nedense , best seller sıfatını yitirdikten sonra belki ilgi çekici olabilirler ...

Özel İlgi Alanlarım

1 - Kızılderili Kültürü ; üzerinde özel bir alakam olduğu için bu konularda bir arşivim vardır . Yakın bir zamanda Kızılderili kitap listemi ( Türkiyede yayınlanmış ve sahip olduğum ) ve kısa yorumlarımı derleyeceğim , bitince sizlerle de paylaşacağım ... Bu kültüre alakam uzun yıllardır devam eder bu konuda bazı konuları kendi hazırladığımız bir sitemizde mevcut ( http://www.kizilyurekliler.tr.gg/ ) . Ancak buradan verebileceğim bir tüyo Dee Brown'un “ Kalbimi Vatanıma Gömün” dür. Bu konuya alakasız okuyuculara dahi şiddetle tavsiye edebilirim .

2- Futbol : Bu konu çok tartışmalı , herkesin çok bilip , çok konuştuğu ve pek dinlemediği bir alan olarak , özellikle okumanın pek beklenmediği bir konudur. İnsanlar genellikle oynamayı , çoğunluklada izlemeyi tercih ederler . Bende izleme dışında en çok okumayı tercih etme çabasındayım . Bu konuda işyerimde tanıştığım özel bir veri tabanında taraftarı olduğum kulüp üzerine yazmaya başladığım yazılarım , zaman zaman internet portallarında , zaman zaman , fanzinlerde , zaman zaman günlük gazetelerde , bir sürede kendi web sayfalarımda yer almıştır . ( Futbol Dilencileri Bloglarım her yıl düzenli çıkmaya devam ediyor . http://www.futboldilencileri2010.blogspot.com/ ) . Kitap tavsiyelerimi sonra paylaşacağım . Şimdilik şu üç örnekle mutlaka tanışın . Gölgede ve güneşte futbol – Eduardo Galleano - , Futbol Asla Sadece Futbol Değildir – Simon Kuper- , El Diago – Maradona-

3- Rock Müzik ve Kütürü üzerine özel bir ilgi alanım olduğu için bu içerikte kitaplarada ilgi duyarım . Uzun yıllar önce Rock müziği ve kültürüyle ilk tanışmamdan sonra dinleyici olmak kadar , bu konuda araştırıcı ve okuyucu oldum . 1990’larda eski tarihli İmge dergilerini harıl harıl arardık . Bulduğumuz bir fotokopi Rock Ansiklopedisi bizi havalara zıplatmıştı . Bir kitap , bir dergi mutlu kılardı bizi . Sevgili dostum Aptulika’nın Hıbır dergisinde ki küçücük köşesi bile bize bilgi kaynağıydı . Kısacası aç ve meraklıydık bu konuda da , zaman içinde gelişme gösterdi yayınlar anlamında da bu konu , kültüre ait bilgi kitapları yanısıra , romanlarada rastlar olduk ... Jim Morrison , kimileri tarafından arızalı bir kişilik olarak tanımlansada benim için kült bir Rock Müzik ikonudur .... “Tanrılar Yeni Yaratıklar “ isimli şiirlerini okuduğumda anlamakta zorlanıyorum. Bir iki örnek isterseniz . İngvar Amjornsen ‘den Beyaz Zenciler ve İnsan Postuna Bürünmüş Köpek’ini . Altıkırkbeş yayınlarının Janis Joplin , Jimi Hendrix vb. Kitaplarını bulabilirseniz meraklısı için faideli eserler olacaklardır . Hikmet Temel Karasu’nun İstanbul’daki rock kültüründen ( eğer varsa böyle birşey tabii!) beslendiği roman ve öykülerinide meraklıları inceleyebilir.

4 – Doğu ya bakınca
Bunun dışında doğu kültürü sanırım toplum olarak bize yakın geldiği için okurken kolaylık sağladığından ilgimi çeker , tarihi ve doğu kokan kitaplar ilgimi çekmiştir . Çok klas edebi eserler olmamakla beraber Amin Maoluf’un Semerkant’ın dan sonra ÖMER HAYYAM üzerinde okudum birkaç kitap ( Belli bir Ömer Hayyam kitabım olması lazım . YKB yayınlarında Hayyam’ın Teraneleri farklı bir tercüme ile çıkar bence okurun karşısına ) , Hassan Sabbah çok ilgimi çektiği için ALAMUT ‘u çok akıcı buldum , ilginç bir hikayeyidi , sürekleyiciydi ... İbni Sina , Moğol Kurdu gibi kitapları kolay okudum , tarih okumak zor gelince bu popüler kitaplar tam doğru olmasada kahramlar ve süreçler hakkında fikir oluşmasını sağlıyor ama bu bilgiler NE KADAR DOĞRU , tartışılır . Örneğin Hassan Sabbah karakteri genel anlamda dünyanın ilk terör örgütünü kuran kişisi gibi lanse edilirken , bildiğim kadarı ile Şiiler arasında önemli bir kişiliktir ve bu algı onlar tarafından reddedilir .. Halacı Mansur’da da olduğu gibi ... Bu anlamda en çok Ömer Hayyam ve Alamut konusunu önderiyorum . Ayrıca Hindistan ve Zen Budizmi gibi konulardada zaman zaman ilginç bulduğum konular olmuştur.

5 - Ayrıca American Beat dönemi zaman zaman ilgimi çekmiştir ( 60’lar gibi ) , Jack Kerouac ‘ın Zen Kaçıkları ve Yolda kitapları benim için kült’tür ... John Fante ‘nin tüm kitaplarını okudum , arka sokak Amerika’yı ve bir dönemi anlatırken anlatım dili bana yalın gelir . Bukowski’nin üstadım dediği bir yazar olmasıda sanırım etkilemiş olabilir beni . Bukowskiyi öyle okumadım hatta ... ( Fante tavsiyesi için Kenan Özdemir'e saygılarımla...)

6- Latin Edebiyatıda ilgi çekicidir .. Sanırım Akdenizli kanımızın çekim alanına girdiği için .. Çok okumasam da okuduğum kitaplar, öyküler , hikayeler sevimli ve bana ait gelmişlerdir ... Gabriel Garcia Marquez , Carlos Fuantes ‘in birkaç kitabını okumuş ve sevmiştim diye anımsıyorum .

Ve Diğer

Bir adam ve Kitap
Jerzy Kosinski ‘nin Boyalı Kuş'u müthiş bir kitaptır bana göre ... Mutlaka tavsiye edilebilecek bir kitaptır bence , biraz kaotik hikayelerden oluşur uyarmakta fayda var ...

Bu Adam benim düşündüklerimi yazıyor dedirten kim ?
Genç ve duygu dolu olduğum eski yıllarda Richard Bach ( Nam-ı diğer martı Jonathan Livinstone) ‘ın nerdeyse tüm kitaplarını okumuştum , şimdi çok aklımda kalmamalarına rağmen ve tavsiye edecek olmamama rağmen tek şunu çok iyi anımsıyorum ..” Bunların aynısınıda ben düşünüyorum ya da hissediyorum ya da yaşıyorum , tüh benim yazacaklarımı yazmış bu adam “ diye hayıflandığımı ....

Aşk romanı tavsiyesi mi ?
Kalıtsal bir kitap olarak görmesem de Tom Robins’in Parfüm’ün Dansı önerimdir .

Unutmadan söylemek istediklerim

Victor Hugo – Sefiller
Henri Charriere – Kelebek
Hıfzı Topuz- Başın Öne Eğilmesin
F.Kafka - Dönüşüm


Ve böyle gider ...

2010 Yılında Okuduğum Kitaplar

7- Ben Adamım (Bir Kızılderilinin yaşam öyküsü)- Joe Starita - İkon Kitap ( Kızılderili reisi Luther Dinelen Ayı’nın gerçek ve acı hikayesi . Meraklısına tavsiye , henüz yarsındayım ve bitirmedim )
6- Yer Fener Gök Cimbom - Murat Erdin -İthaki Yayınları ( Fanatik ruhlara ilaç niyetine , ezeli ebedi dostluk ve rekabetin öykülerinden alıntılar , kitap okumayı seven fanatik pek bulunmaz ama , varsa tavsiye edilebilinir )
5- Aforizmalar -Kafka ( Tavsiye edilir , cep kitabı gibi heryerde okunabilir ve kısadır )
4- Miyase' nin Kuzuları - Üstün Dökmen ( Yarısında bıraktım , hayatımızı kuzular ve hayvanlar üzerinden yorumlarken , Dökmen şıftırtmalardan da geri kalmamış , okuyamadım , bıraktım ..)
3- Yaz Evi - Mehmet Zaman Saçlıoğlu - Cem Yayınları ( Güzel öyklüler , bulunursa okunabilir , fene değildi , hattas güzeldi bile ...)
2- Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam - Jean Luis Fornuier - YKY ( Bu adamı tavsiye ediyorum , bir baba olarak J )
1- Adalet Sıtması - Hasan İzzettin Dinamo - Yalçın Yay ( Minicik bir kitaptı , 0,25 kuruşa almıştım , Bize ait güzel bir hikaye ve kısacık bir roman ... Güzeldi )

TEŞEKKÜR !
Bugüne kadar okuma ve yazma konusunda katkılarından dolayı aşağıda adı geçen ve adını unuttuğum herkese teşekkürlerimi sunuyorum .
Aileme , Eşime , Kızıma , YKB FBC Veritabanı ve yazarlarına , Başaoğlu kardeşlere, Cemalettin Vural'a , Byfuss'a , Aptulika'ya ,Ferhat Başaran'a , Kenan Özdemir'e , Ntvmsnbc.com'a , Birgün Gazetesine , Rock Dünyası Dergisine ,Tayfalar'a , tüm okuduğum yazarlara ve tüm satın aldığım kitapçılara teşekkülerimle ...

5 Nisan 2010 Pazartesi

Müzik ve İnsan Beyni : Sağlık , müzik ile daha sağlıklıdır !

Müzik Ve İnsan Beyni: Sağlık, Müzik İle Daha Sağlıklıdır!
19 Ekim 2009 Pazartesi, 00:05

Beyin sağ ve sol olmak üzere iki yarım küreden (Lob) oluşur. Bu loblardan biri daha çok "duygusal " konularla ilgilenirken diğeri ise daha çok "sayısal" konularla ilgilenir. Bu iki lobu birbirine bağlayan bölüm "corpus callosum" olarak isimlendirilmiştir. Müzik hem "duygusa"l hem de "sayısal" unsurlar içeren bir olaydır. Müzikle uğraşan insanlar beynin "her iki yarım küresini" de kullanmak durumundadırlar. Bu yüzden, bu insanlarda, iki lob arasındaki geliş-gidiş’ler normale göre biraz daha fazla olduğundan, bu trafik yoğunluğu “corpus callosum”un normale göre biraz daha fazla genişlemesine neden olur. Bu iyi bir şeydir! İki lob arasındaki "iletişim" artar, beyin daha "rahat" ve "hızlı" çalışır. Bu durum sinirbilimci Gottfried Schlaug ve bazı meslektaşları tarafından – aslında çok yakın bir geçmişte – 1995 yılında ortaya konulmuştur. (Yine de, bazı muhalifler bu durumun müzikle uğraşmaktan değil de doğuştan olduğunu ileri sürmüşlerdir.) Fakat, daha sonra, bu muhalif çıkışlardan canı sıkılan Schlaug iki meslektaşı (Marie Foreard ve Ellen Winner) ile birlikte Harvard Üniversitesi’nde yaptıkları araştırmalarda, 6’dan 9 yaşa kadar olan çocuklara – tabi ki çocukların kendi istekleri doğrultusunda – üç yıl süresince ve haftada en az iki buçuk saat çeşitli çalgıları öğretmeye çalışmaları neticesinde, çocukların “corpus callosum”larında %25’e varan büyümeler tespit etmişlerdir. Bu tartışmalar bir yana, günlük hayatta daha çok sayısal olaylarla haşır-neşir olan insanların eksiklerini duygusal bir olayla tamamlama (compensation = telafi etme) gereksinimi de vardır. Yoksa, Albert Einstein’ın keman çalmasını yalnızca sıradan bir hobi olarak mı açıklayacağız? Kaldı ki, müzik duygulara (sesler, notalar, tınılar, vs) hitap ettiği kadar matematiksel de bir olaydır (ritm, zamanlar, vs). Peki ya aynı Einstein’ın gazetecilere dil çıkartmasına ne diyelim? O da bir “komedyenlik” değil midir, yani (güzel) “sanat”ın bir başka şekli? (Not: Matematik te bir sanattır tabi, yapan eğer onun sanatçısı ise! Hem de “güzel” bir sanattır, yaşamın bir başka açılımı olduğunu anladığımızda!) Brain And Cognition adlı bilimsel dergide yayınlanmış olan bir yazıda Vanderbilt Üniversitesi psikologlarının elde ettiği bulgulara göre, profesyonel müzik eğitimi almış olan kişilerin, almamış olanlara göre, daha "yaratıcı bir düşünme tekniği" geliştirdikleri ve beyinlerinin her iki lobunun ön kortekslerini "birlikte" ve daha "dengeli" kullandıkları belirtiliyor. Müzisyen, bir taraftan notaları ve ritmleri beyninde düşünürken bir taraftan da elleri (ve hatta ayakları) ile bu düşünceleri uygulamaya sokmakta ve "senkronize" tek bir müzik parçasına dönüştürmekte ve bunları yaparken de beyninin her iki yarım küresinde bir takım önemli faaliyetler olmaktadır. Beynin her iki lobunda aynı anda gerçekleşen bu faaliyetler neticesinde, iki lob arasındaki bağlantı, yani “corpus callosum”, zamanla genişler. Bu ise iki lob arasındaki ilişkinin rahatlaması ve "zenginleşmesi" demektir. İşte böyle kişiler “daha yaratıcı bir düşünme tekniği” geliştirebilirler. Müzik dinlemek iyidir, hoştur da, onu yapmak, yapmaya çalışmak daha da iyidir, daha da hoştur ve hatta gereklidir! Şu günümüz dünyasına, şu dünya yöneticilerinin dünyamıza yaptıklarına bakınca bunun eksikliği ayan-beyan ortada zaten! Bu yüzden, çocuklarımızı ve kendimizi bu işe – kıyısından, köşesinden bile olsa – biraz bulaştırsak ve bunu olabildiğince erken yapabilsek çok iyi olur diyorum. Bunu yaparken, şunu da düşünmeliyiz ama: Japonya’daki Suzuki okullarında küçük çocuklar önce okulun içinde serbestçe gezinmeye bırakılır bir süre. Bir taraftan da, hangi çocuğun hangi enstrümana ilgi duyduğu gözlemlenir ve ona göre bir eğitim başlatılır. Gerçi birçok konservatuarda öğrenciler kendi "vücut yapılarına" göre bir enstrümana yönlendirilir, ama "ilgi duymak" daha başka bir şeydir. Sağlık, müzik ile olduğunda daha sağlıklıdır!
Nezih Onur
(KRAMP rock grubu elemanı ve bas gitarist )

21 Ocak 2010 Perşembe

Aylakça Notlar1 : Tatil Nedir?

Bir Aylak Adam notu olarak tatil tarifi ve algımı not düşmek istedim.

" Tatil ; bulunduğunuz yerin kapısından çıktığınız andan itibaren onun tamamen arkanızda kalması ve ikinci günde hiç çalışmıyor ya da çalışmamış gibi hissetmektir . Bu olmazsa iyi bir tatil geçiremiyorsunuz demektir ve o tatil olmaz ... Ve döndüğünüzde en azından ilk saatler yeniden ilk defa işe başlıyormuş gibi hissettiren duygudur ..."

Gerçek tatili yaşayabilmeniz dileğiyle ...

Aylak Adam
Ocak 2010

8 Ocak 2010 Cuma

Aylak Adam Blog "5" Yaşında 2010'a hoş geldiniz

Blogları keşfedeli belki daha fazala ama yazmaya başlayalı 5. yılıma giriyorum . Doğrusu biryerlere birşeyleri not düşmek keyifli ve güzel .

Face book ve türevi sayfalar kolaycı ve popülerler ama bir blog yazmak güncellemek ondan bağımsız birşeyler paylaşmak , hele ki birde bunun sorumluluğunu hissetmek pek kolay birşey değil .

Ben de bu sorumluluğumu ( kendime karşı ) fazlasıyla hissediyorum .

Bu blog'un ya da yazıların okunmasıda açıkçası pek umrumda değil , amacımda okunmakta değil, ama okunur ve de iyi ya da kötü etik eleştiriler alırsam da bundan memnuniyet duyarım .

2006'da başladığım serüvenimi 2010'da da bu sayfalardan devam ettireceğim .

Blogumu ve bloglarımı kızıma ithaf ediyorum .

2010 Yılının yolu bu sayfalardan geçen tüm dostlara güzellikler getimesinide diliyorum .

Selamlar.

Aylak Adam 2010
Ocak 8 - İstanbul